Karbonhidratlar, karbon, hidrojen ve oksijen atomundan meydana gelmişlerdir. Vücut, karbonhidratları, beyin ve kaslar için birincil enerji kaynağı olan glikoza ayırır.
Karbon hidratlar kompleks moleküllerdir. Karbonhidratlar, farklı karbonhidrat türleri oluşturmak için polimerler veya zincirler oluşturmak üzere birleşebilir. Karbonhidrat monosakkaritler, disakkaritler veya polisakkaritler olarak sınıflandırılabilir.
Çay şekeri dediğimi glikoz bir mono sakkarittir. Beyin enerji kaynağı olarak sadece glikozu kullanır, kan şekeri düşmeleri beyine ciddi zararlar verebilir ve ölümcül olabilir.
Şekerin bağımlılık yapıp yapmadığı halen bir tartışma konusudur. Rafine şekerin çok hızlı kana karışması, beynin ödül merkezlerini uyarması ve ani bir enerji patlaması yaşatması onun bağımlılık yapma teorilerini güçlendirmektedir.
İkili şekerler yani di sakkaritler monosakkaritlerin birleşmesinden oluşur. Süt şekeri laktoz buna en güzel örnektir. Laktoz bazı kişilerce sindirilemez ve buna laktoz intoleransı adı verilir. Bizim toplumumuzda da sıklıkla görülmektedir. Katıldığım bir bilimsel toplantı oturumunda, inek sütü inek yavrularını büyütmek içindir sözünü duymuştum.
Pek çok monosakkarit bir araya geldiğinde ise polisakkaritler oluşur. Nişasta ve selüloz polisakkarittir. Biz selülozusindiremeyiz ve lif/posa değeri olarak beslenmemizin önemli parçalarından biridir.
Karbonhidratlar sağlığımız için yararlıdır. Geleneksel tariflerimizde çok geniş yer tutarlar.
Son zamanlarda gluten ve glutene bağlı hassasiyet ve alerjiler, bir anti-buğday çılgınlığı başlattı. Metabolik sendrom katlanarak çoğaldı ve hepimiz glutene karşıyız. Biraz çelişkili gelmiyor mu?
Burada genetiği değiştirilmiş organizmalar ve besinler akla geliyor. Bunun ile ilgili derlemeleri de sizlerle paylaşacağım. Belki konunun uzmanlarından katkıda bulunmak isteyenler olur, yazılarına da yer veririm.
Kaç yıldır buğday ile besleniyoruz? Tahmini olan var mı? 8400 yıllık Kavlıca buğdayının tohumları Çatal Höyükte bulunmuştu hatırlarsınız. Genetik dizilimleri yapılmış ve modern buğdayın atası olabileceği bulunmuş.
Tam buğday unu, B grubu vitaminleri açısından zengindir. Lif deposudur. %11-%22 arasında protein içerebilir bu da onu bakliyatla yarışabilir hale getirir. Antioksidan etkinliğe sahiptir ve polifenoller içerir.
Teşhis konulmuş bir hastalığınız var ise lütfen doktorunuza ve bir sağlık uzmanına danışın. Eğer sağlıklı bir bireyseniz ve sağlıklı beslenme konusuna ilgi duyuyorsanız buğday için biraz daha araştırma yapmanızı öneririm. Çölyak prevalansı %1 görülüyor. Bir de gluteni hassasiyetimiz var ki o da %11-14 arası görülüyor.
Facts & Factors’un Glutensiz Ürünler Pazarını derinlemesine inceleyen araştırma raporu yayınladı. Rapora göre, küresel glutensiz ürünler pazarının 2019 yılında 22 milyar ABD doları olduğu tahmin ediliyor ve 2026 yılına kadar 36 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Küresel Glütensiz Ürünler pazarının yıllık 2020’den 2027’ye kadar bileşik büyüme oranında büyümesinin ( CAGR) % 8,5 olması bekleniyor.
Fasulye ve baklagiller, Fabaceae adı verilen bir bitki ailesinin meyveleri veya tohumlarıdır . Dünya çapında yaygın olarak yenirler ve zengin bir lif ve B vitamini kaynağıdırlar. Ayrıca vejeteryan protein kaynağı olarak et için harika bir alternatiftirler. Fasulye ve baklagiller, kolesterolü düşürmek, kan şekeri düzeylerini düşürmek ve sağlıklı bağırsak bakterilerini artırmak gibi bir dizi sağlık yararına sahiptir.
Akdeniz tipi beslenme modelinde en çok tüketilen besin grubudur. Fava biz egeliler için ana yemektir :) Kısa tarif geçelim, bizim evde bol soğanlı sevilir. Bir su bardağı kuru baklayı en az 12 saat öncesinden ıslatın, nedenini eser elementlerde açıklayacağım. Besin öğelerinin açığa çıkması için diyelim Süzün ve iki orta boy kuru soğan ile pelteleşene kadar haşlayın. tepsiye dökün. Soğan piyazı, dereotu ve zeytin yağ ile tüketin.
Nohutlar harika bir lif ve folat kaynağıdır ve ayrıca kalorileri de düşüktür. Kan şekerini düşürmeye, kan kolesterolünü düşürmeye ve bağırsak sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilirler.
Mercimek, harika bir vejetaryen protein kaynağıdır ve karbonhidrat içeriği yüksek diğer bazı gıdalara kıyasla kan şekeri düzeylerini düşürebilir.
Barbunya fasulyesi yüksek miktarda lif içerir ve yemekten sonra meydana gelen kan şekerindeki artışı azaltmaya yardımcı olabilir.
Bezelye Lactobacilli ve Bifidobacteria gibi bağırsaklarda sağlıklı bakterilerin büyümesine yardımcı olabilir . Bu bakteriler, bağırsak sağlığını geliştirmeye yardımcı olan kısa zincirli yağ asitleri üretir.
Glisemik indeks, (GI), belirli gıdaların kan şekerini ne kadar artırdığını ölçmek için kullanılan bir değerdir.
Gıdalar düşük, orta veya yüksek glisemik indeksli gıdalar olarak sınıflandırılır ve 0-100 arasında bir ölçekte sıralanır.
Belirli bir gıdanın GI değeri ne kadar düşükse, kan şekeri seviyenizi o kadar az etkileyebilir
GI derecelendirmesi:
Rafine karbonhidrat ve şeker içeriği yüksek gıdalar daha hızlı sindirilir ve genellikle yüksek GI'ye sahipken, protein, yağ veya lif içeriği yüksek gıdalar tipik olarak düşük GI'ye sahiptir. Karbonhidrat içermeyen yiyeceklere GI atanmaz ve et, balık, kümes hayvanları, kuruyemişler, tohumlar, otlar, baharatlar ve yağlar bulunur.
Bir gıdanın GI'sini etkileyen diğer faktörler arasında olgunluk, pişirme yöntemi, içerdiği şeker türü ve geçirdiği işlem miktarı yer alır.
Glisemik indeksin glisemik yükten (GL) farklı olduğunu unutmayın.
Yenilen gıda miktarını hesaba katmayan GI'den farklı olarak, GL, kan şekeri düzeylerini nasıl etkileyebileceğini belirlemek için bir gıda porsiyonundaki karbonhidrat sayısındaki faktörleri belirler.
Bu nedenle, sağlıklı kan şekeri düzeylerini desteklemeye yardımcı olacak yiyecekleri seçerken hem glisemik indeksi hem de glisemik yükü dikkate almak önemlidir.
https://www.healthline.com/nutrition/glycemic-index#what-it-is
Her hangi bir gıdanın glisemik indeksi, 50 gr sindirilebilir karbonhidrat ihtiva eden miktarında belirlenmektedir. Bu miktar, sindirilebilir karbonhidrat oranına bağlı olarak besinden besine değişkenlik göstermekte; mesela karpuz gibi sıvı oranı yüksek besinlerde yüksek olurken, karbonhidrat konsantrasyonu yüksek gıdalarda daha düşük olmaktadır. Ayrıca diyet programları Gİ’in hesaplandığı miktar lara göre değil; tüketilecek gıdanın porsiyonu (ağırlığı ve/veya hacmi) ölçü alınarak yapılmaktadır. Bu gerekçelerle diyet programlarının hazırlanmasında Gİ’den yalnız başına yaralanma yetersiz kalmış, ila ve ölçü birimi olarak “Glisemik Yük” kavramı geliştirilmiştir. Glisemik Yük, yenen gıdanın karbonhidratının kan şekerini yükseltme ölçüsü olan Gİ değeri ile o gıdanın sahip olduğu karbonhidrat miktarınının fonksiyonudur. GY, alınan gıdanın Glisemik İndeksi değe ri ile karbonhidrat miktarı (gr olarak) çarpılıp 100’e bölünmesiyle elde edilir.
Glisemik Yük = (Gİ x Karbonhidrat miktarı gr) / 100 Gİ değeri
karbonhidrat içeriği 15 gram olan bir gıdanın Glisemik Yükü; GY= (40 x 15) / 100= 6 gr Glisemik Yük diyet programlarının hazırlanmasında ölçü olarak alınır, öğün büyüklüğünü ayarlamada kullanılır. Konunun bundan sonraki kısmı saygıdeğer diyetisyenlerimizin uzmanlık alanında. Detaylı tavsiyeler ve diyet listeleri için onlara danışmanızı öneririm.
Genel olarak lif içeriği yüksek ve doğal formdaki besinlerin Glisemik İndeksi ve Glisemik Yükü daha düşüktür. Meyvenin içindeki posası sindirimini yavaşlatır. Dolayısıyla kendisi, suyuna göre daha düşük Gİ ve GY değerlerine sahiptir. Yine tam buğday ekmeğinin, beyaz ekmeğe göre Gİ ve GY değerleri daha düşüktür. Glisemik indeksi yüksek olan karpuz gibi meyvelerin GY değerleri düşük olabilmektedir .
Biraz Amerikanvari olacak ama bu sözü her duyduğumda kenara 1 TL atmış olsaydım, hatırı sayılır bir birikim yapardım.
Genelde bunu söyleyende bir zafer edası olur, elim sende oyunu gibi. Biri ona bu lafı sokmuştur, içinde kalmıştır. O da gidip başkasına söyleyince rahatlayacaktır.
Beklenen an gelir, arkada gerilim müziği çalmaya başlamıştır. İki hoş beş edilir ve konu mutlaka kiloya gelir. Gruptan biri o talihsiz sözü söyler:
''ben de biraz kilo aldım'',
''ekmeği kessen zayıflarsın!'' bam! işte oldu. Elim sende, bu cümle artık senin ve sen de ebesin. İşi bilen ebeler konuyu kendisi açar:
''Tatlımm, kilo almışsın. Ekmeği kessen zayıflarsın!''
Toplumumuzun %60'ı gelirin %32'sine sahip. Ekoloji, ekonomi, sosyoloji, coğrafya, halk sağlığı, beslenme ve diyetetik kol kola girmiş bilimlerdir.
Fakirliğin yüksek olduğu toplumlarda ekolojiden bahsetmek zordur. Öncelik beslenme, barınma ve sağlık ihtiyaçlarındadır. Beslenme planlanırken coğrafya dikkate alınmalıdır. Konunun uzmanlarına işlerini nasıl yapacaklarını öğretecek değilim. Bu coğrafyada, bu koşullarda ve bu çevrede nasıl besleneceğimize karar verirken rasyonel olmak zorundayız.
200 gr. karabuğday 583 kaloridir, aynı miktarda buğday ise 628 kalori. Yine aynı miktardaki karabuğday 23 gr. Protein ve 6 gr. Yağ içerirken, buğday 24 gr. Protein ve 3 gr. Yağ içerir. Buğdayda doymuş yağ neredeyse hiç yoktur ama karabuğdayda 1 gr. Doymuş yağ bulunur. Her ikisi de kolesterolsüzdür ve karbonhidrat açısından zengindirler; buğday 122 gr., karabuğday 136 gr. Karbonhidrat içerir. Karabuğday 17 gr. Lif içerirken, buğday 23 gr. Lif içerir.
Bu satırları yazarken 1 kg kavılca bulguru 24 TL, 1 kg karabuğday 38,90 TL
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.